721 Nolu Mail
Tarih:AÄŸustos 10 2001 Cuma - 12:04
Konu:HALİFE&HALİFE
HER DİLDEN HER TELDEN-

Sevgideğer dostum.
Ben, sen gibi dürüstçe ate olduğunu söyleyenlere daha yakınım.
Çünkü, "Müslümanım" diyerek, mangalda kül bırakmayanlardan çok
çektim. Halen de çekiyorum.

Bir ate, "Aklen ikna olursa" Allah'tan bir aşk gelir ki, "Kağıt gibi
yanar" hepimizden ileride müslüman oluverir bakmışsın.

Ötekilere gelince, "Kağıt iki defa yanar mı?" Yobazlığı kastediyorum,
bilimi aforoz edenleri, ortaçağdaki zalim Papa'nın şimdiki içimizde
süregelenlerini... Cahilliği, ruhbanlarımıza aklımızı ipotek
etmişliğimizi dillendirmeye çalışıyorum.
Bilirsin!

Bir bilimcisin, Doktorsun ve "Araştırıyorsun" Ama kendine "İKİ YOL"
çizmişsin.

Ben de "Hristiyanlıktan sonra ateizmden geçtim ve Hanif bir Müslüman
oldum, Allah'ımın izniyle...

Bilimin gelenekselliğine dokunmaman, onu (Ortaçağda Kilise
engizisyonlarında kıyma gibi kıyılmış, aforoz edilmiş bilim adamları
refleksinin aynısı bende de var.
Bilim korunmalıdır, gelenekselliği korunmalıdır. Bilimin ideolojisi
yoktur.
Bilim adamlarının ideolojileri vardır.
Bilim AKLA dayanırken, bilim adamı "AKİL ve BİLGE" olmalıdır.
Bilim aklın ürünüdür. Akıl bilimin ürünüdür dersek söylediğin iki yol
ayrımında bocalarız.

Yani "Felsefi bilim", "Resmi bilim" diye iki seçenek olması
gerekmiyor. Evet ayetlerde olduğu gibi "BİR DE ORTA YOL" vardır ve
sapmadan gidersin. (Bilimde +,- ve 0 gibi)

1. Bilim Amaç ise, ilkemiz şudur: "Ben evrenin nasıl yaratıldığıyla
ilgilenirim. Niçin yaratıldığı, bilimin değil, feylesofların işidir."
Haklısın, böyledir. Sceptizm, mekanizm, egzistansiyalizm ve hatta
materyalizm bir süzgeç, filtrasyon olmalıdır. Ayağımız yere sağlam
basmalıdır.

2. Bilim din kontrolünde ya da ate görüş eşliğinde salt felsefeden
ibarettir. Bilimde ideoloji vardır vb. Filozof "Evrenin ya da
varlığın, NASIL yaratıldığını BİLİM ADAMLARINA bırakır. "Benim için,
evrenin NİÇİN (Neden, niye) yaratıldığı önemlidir. Nasıl
yaratıldıığından bana ne? Bu kategoriden daha çok (Şuara suresinin
son 5 ayetindeki Şairler, aşk ehli vb. çıkar) vitalistler,idealistler
Spirtualistler, Şairler vb.çıkar.

Onyüzmilyonbin yıldır bilim ve felsefe çekişir. Bilimde çelişki olmaz
ama felsefede "Marksist ile karşısındaki hipnoz olmuş Tasavvufçu "
yine çatışırlar.

3. ÜÇÜNCÜ YOL: Hans Aiberg'in tercihi, benim favorim olan seçenek:

a) Bilim amaç değil ARAÇTIR! Bilim bir din değildir, tabu-totem
değildir, bir hobby ve uğraş ile sınırlı değildir, "ÖTESİ" vardır.

b) Evrende bilimin var dediği her şey VARDIR. Salt gözlemle aramaya
kalkarsak, kozmik bir zaman kaybı gerekir. Schrödinger dalga
denklemlerinin (+) ve (-) iki sonucu olduğunu gören PAM Dirac, (-)
elektronun karşıtı olan pozitronu matematiksel olarak ortaya koydu.
Daha sonra denel olarak Anderson tarafından bulundu. Ama bulunana
kadar "Saçmalama, yanlış yapmışsındır, olsaydı bilirdik" gibilerden
tepki gördü. Bu bilim adamının çilesidir. Günün birinde de ışıktan
hızlı takyonların olduğunu haber verdi Sommerfeld. Bilaniuk, ölçtü
biçti, Clay ve Crunch isimli iki astronom da, meteoroloji
balonlarındaki izlerden nedenselliğin tersindiğini, önce bir şeylerin
vardığını, daha sonra kozmik ışınların buraya yerleştiğini gördüler.
Cerenkoff ışıması da Takyonların girişimidir. (interferens)

Bunların olması çok doğaldır, Çünkü:

"Işığın kaynağı ışıktan HIZLI gitse bile, ışığın kendisi C(bilirsin,
300bin km/s) hızında gider.

Clay "Kaynağın önce geldiğini, sonra "Işığın" arkadan gelerek, oraya
yerleştiğini gösterdi.

Bu durumda bir de ışıktan hızlı titreşen evren çıkmaz mı karşımıza?
(Esir=Etherodynamics, Hilbert uzayı)

Onu da matematik haber veriyor, bilim VAR diyor (İmajiner sayılar
vardır, Dirac Cebirin negatif sayılarını bulmuştur, aynı mantıkla
İmajiner (complex) sayılardan kurulu bir evren de yolda demektir.

Bilimin var dediği, yasaklamadığı ne varsa keşfini beklemek gerekir.

c)Ateizmi korumak uğruna, şunları gözardı edemeyiz. Hint fakiri,
çivili yatakta yatıyor. Filipinli şifacılar elleriyle kansız ameliyat
yapıyorlar, ellerini kansız biçimde hastanın içine sokuyorlar. Bunlar
TV'den naklen LİVE veriliyor. Yılancı Macit Hoca akrepleri eline
alıyor ve sokmuyorlar, Rufailer, şişleri vücutlarından geçiriyorlar,
ne kan ne yara bere!... Tibette, ateşte yürüyor, zehir içiyor
ölmüyor, bıçak batmıyor vb.vb.Bunlara yok dersek, bu kez Ateizmin
Yobazı, bağnazı olmuş oluruz.

Varsa vardır, o halde ÜÇÜNCÜ yolu tercih ederiz. ("Trans-Science"
alternatif bilim anlamına gelir, Metafizik değil Transfizik"
anlamındadır.)

d)O zaman garip bir şey çıkar: Resmi bilim gibi "Evren NASIL
yaratılmıştır" sorusunu açıklarken, ENBAŞA geliriz ve şu soruları
sorarız:

"Neden varlık yokluğa göre tercih edilmiştir?
Neden salt enerji bir evren yerine içinde MADDE olan bu evren tercih
edilmiştir?
Hawking ve Penrose "Bir TEKİLLİK geçmiş, evren yaratılmıştır, kendi
kendini yaratamaz" postulatının matematikse-l kanıtını yapmışlardır.

Tuhaf ama, bilim bu kez "Evrenin NASIL yaratıldığı yanında NİÇİN'leri
sormaya başlamıştır. "NİÇİN varlık yokluğa göre seçilmiştir?"

Üçüncü yol kısaca benim tercihim. Bunları Web search ve surf ile elde
edemeyiz, oturup bunları TEORİK fizikçiler olarak düşünürüz, arkadan
kanıtlanır, en arkadan da bilim uygulaması olan TEKNOLOJİ gelir ve
sosyal yaşama, uygarlığa bulgular gelip yerleşiverir.

Önce fizik yasaları mı korunmalı,
yoksa, fizik ilkeleri ve ideolojilerimiz mi?
Bu sorunun yanıtı ÜÇÜNCÜ yol yani, tekelleşmiş Resmi bilime
complimenter olarak gelen Alternatif bilim...

İlk ikisinde Tanrı yanıtı yoktur, ama üçüncü yolda TANRI vardır,
yaratılma ihtiyacı vardır, başlangıç tekilliği vardır. Birinin
BAŞLATMASI gerekliliği vardır. O zaman ne bilim gibi maddeci ne uçuk
tasavvufçu gibi meczup olmadan "REEL" olanı benimsersin.

Başlangıcın sonu bu,
Ya sonun başlangıcı?

Allah dilemiş, yeryüzüne HALİFE yaratmış. Öyle bir söz ki, "Yarım
dolu çay gibi" sevinelim mi üzülelim mi?

Kelime kökü HLF iki ZIT anlam birden içeriyor, çok özel kelime:

1-HALİFE, bildiğimiz anlamda, SELEF olanın yerine geçen kişi,
İktidardaki kişi.

2-HALİFE, muHALiF, Muhalefet, ihtilaf, kelimelerindeki gibi İktidar
değil muhalefet eden demek.

Sen de başlığı atmışsın zaten:
UZLAŞALIM MI UZLAŞMAYALIM MI?
Yani Halife miyiz yoksa Halife miyiz?
İktidarmıyız; Muhalefet miyiz?

HALİFE (UZLAŞALIM MI) Mİ? HALİFE (UZLAŞMAYALIM MI?)Mİ

Ali imran 103.ayetti galiba, "Allah Kalplerinizi UZLAŞTIRDI da, bu
sevgiyle KARDEŞ oldunuz."...

Kardeş olduk ama Halife (Habil)mi Halife (Kabil) mi?
Halife Maktul mü? Katil mi?
Halife Kardeş mi, Kalleş mi?

"Yeryüzünde yeni bir fesat?" diye Allah'a sızlanan meleklerin
vahladığı Halifeyiz biz.

Bu olgu her çift yaratılan da var. Ya simetrik, ya anti simetrik
vb.dir ama simetriktir.


slm&slm==============================================================

Sanıırım bu iki konu orijinal geldi ve biraz ZOOM yapmamı
istemişsiniz.
Sevgideğerler, "Halife" konusu hoşuna gitmiş ve "Muhteşem, hiç böyle
düşünmemiştim" diyorsun. "Ancak, biraz şifreli yazmışsınız, tam
olarak açar mısınız?"

Evrendeki hızlarına göre, yani en hızlı olanın ÖNCE yaratılması
düsturuna göre, evren üç viteslidir:

1. Işıktan hızlı olan takyonlar (Melekler ve bilinç de bu
sınıftandır.) Yeryüzünün ilk HALİFESİ meleklerdir.

Melekler Allah'ın emrine karşı gelemezler. (Ayet'e göre, meleklerden
kim ben de varım, tanrıyım derse, onu cehennemle cezalandırırız.)
Nefisleri yoktur. Tıpkı bilgisayarının yerinden kalkıp gezmemesi
gibi,onlar da bizler gibi otonom değillerdir. Bilgisayarının
sana "Diyalog kutusu" açması gibi, çok az fikir yürütme yetenekleri
vardır. Bu yüzden onlar HALİFE olmuşlardır. Yani nefslerini karşı
koymamışlardır. Kimi kimine muhalefet etmemişlerdir. Uyum ve düzenle
bu işi yürütmüşlerdir.

2.İkinci vites ise hızı tam ışık hızında olan varlıklar yani
ENERJİ... Bu sınıfın bilinçlilerine CİN deniyor.
a) Nasıl ki, cansız karbon (Kül, kömür, grafit, elmas vb.) varsa
b) Aynı şekilde canlı karbon (İnsan, bitki, hayvan karbon kimyası) da
vardır.

Nasıl ki cansız enerji (Elektrik, foton, elektromagnetik dalgalar
vb.) varsa,
CANLI ENERJİ DE OLMALIDIR. Bilimin yasaklamadığı herşey zaten vardır.

Ayete göre "Cinleri' de DUMANSIZ (Elektrik ampulü gibi) ZEHİRLİ
(radyoaktif radyasyon) HER MESAMMATA (en ufak uzay aralıklarına)GİREN
BİR ATEŞ/NAR'dan (Alfa,beta gamma ışınları) yarattık." (En NAR
engiye=Enerji, bizlere Sankritçenin mirasıdır.)

Enerjinin paketçikleri olan fotonların ve onlara eşlik eden zamanın
akma hızı saniyede 300bin km.dir. İşte bu bilinçli enerji=yaratıklara
elektrik yükleri varsa CİN, elektrik yükleri yoksa, yani
NÖTRİNO'lardan yapılmışsa ŞEYTAN denmektedir.

Meleklerden (NUR'DAN) sonra yeryüzünün ikinci Halifesi işte bu Enerji
insanlar=Cin,şeytanlar idi. Onlar ise Halifelik payesini meleklerin
tam tersine MUHALEFET olarak algıladılar. Dolayısıyla Helak oldular
ve yeryüzündeki o tufandan sonra bir avuç cin kaldılar.

3. Üçüncü vites ise ışıktan yavaş olan MADDE yani biz insanlar
oluşturuyoruz. Yeryüzünde SON HALİFE İNSAN (Adem) yaratıldı.

Deneyimli olan melekler, "Yeryüzünde yeni bir fesad daha mı
yaratıyorsun?" diye Rablerine sızlandılar. Bunlar bilinen şeyler.
Bilinmeyenlere gelince:

Melekler için HALİFE=İKTİDAR ANLAMINDAKİ AHLİFE'DİR.
Cin-Şeytan için HALİFE=ALLAH'A SAVAŞ AÇMAK, ALLAH'A MUHALELEFET ETMEK
anlamındadır.

İnsanlar için HALİFE HER İKİSİDİR:
Allah dilemiş, yeryüzüne HALİFE yaratmış. Öyle bir söz ki, "Yarım
dolu çay gibi" sevinelim mi üzülelim mi?
Kelime kökü HLF iki ZIT anlam birden içeriyor, çok özel kelime:
1-HALİFE, bildiğimiz anlamda, SELEF olanın yerine geçen kişi,
İktidardaki kişi.
2-HALİFE, muHALiF, Muhalefet, ihtilaf, kelimelerindeki gibi İktidar
değil muhalefet eden demek.

Yani hem melekler gibi Allah İktidarının temsilcisiyiz.
Hem de şeytanlar gibi Allah'a muhalefet etmekteyiz.

Adem ve Havva HALİFELİĞİ dünyaya indirdiler.
ilk iki erkek çocukları da halifeydiler.

Halife Habil: Allah iktidarı yolundaydı. İyi kardeşti.
Halife Kabil: Allah'a muhalefet yolundaydı.Kalleşti.

KARDEŞİNİ öldürdü. Halen de kardeşler öldürülmüyor mu?

Ali imran 103. "Hani siz birbirinizin candüşmanıyken, Allah,
kalplerinizi sevgiyle uzlaştırdı ve onun nimeti sayesinde KARDEŞ
oldunuz."

Halife Habil miyiz? Halife Kabil miyiz? To be or not to be!

Hans von Aiberg
Not: Sitelerimizdeki bütün içeriklerin her hakkı saklı olup, bunları İnternet web sitesine kopyalamak, çoklu ortamlara yönelik elektronik paylaşım ve dağıtıma açmak, televizyon, radyo, gazete, dergi, broşür, kitap vb yayınlamak. Bu bilgilerin kendine ait olduğunu bildirmek. Bilgiyi üretmeden kopyalama, sahiplenme, fikir haklarını yasal olmayan yollardan kullanma. Fikir eserlerinin korunmasını amaçlayan, 5237 sayılı yasanın 7/2 maddesi, 5728 sayılı yasanın 138. maddesi, 5846 sayılı yasanın 71/1 maddesi ve Türk Ceza Kanununun 53. maddesine göre haklarında dava açılacağı gibi cezai yaptırımlar uygulanacaktır.
Sosyal paylaşım sitelerinde kullanılması, alıntı yapılması, kendininmiş gibi gösterilmesi yasaktır. Sayfamızdan direkt link ile, kaynak gösterilerek paylaşılabilir olup, reddetme tasarrufu yazarımız Hans von Aiberg'in takdirindedir.
Geri Dön     Yukarı Çık