1751 Nolu Mail
Tarih:Ocak 15 2002 Salı - 24:17
Konu:TAKVİM sorununa yanıt
--- In aiberg@y..., guzelipek mehmet <gzmehmet@y...> wrote:
> size arada bir maille soru soracam hal ehli bilir,
> islami takvim niçin peygambermizin doğuşu veya
> peygamberlik gelişi iile değil,hicretle başlar?

Selam ve Selam
Sevgideğer dost

"İslami" takvim diye bir şey sadece yakıştırmadır.
Bir takvim sözkonusu sadece...
Maalesef dünyanın en cahil toplumu olan Araplara bir LÜTUF olarak
Kur'an ARAPÇA indirildi.

Araplar, kendilerinden binlerce yıl önce (İnkalar gibi) güneş yılını
365 gün altı saat olarak hesaplamaktan aciz ve bilimde sıfır prim
yapan bir topluluk idi.

Çöllerde yaşadıklarından oraya Romalılar vb. de girememiş ve
dolayısıyla 365 günlük takvimi (Gregoryen takvimi gibi) evrensel
değerleri götürememişlerdi.

Öte yandan içlerinde var olan kardeşleri Yahudi kabilelerinin
takvimini de kullanmayı denemek istemediler. (Yahudilerin bir tek
putu/Tek tanrı sembolü, 360 putu olan Araplar'ı ziyadesiyle
sinirlendiriyordu.)

Yani Araplar çöl nedeniyle özgür ve dokunulmamış kalmışlardır.
O zaman yapacakları tek şey kalıyordu:
Pırıl pırıl çöl gecelerinde AY'ın hareketlerini ve evrelerini
izlemek...

Yeni ay (Hilal başlangıcı) ilk ve son dördün (Hilalin bitimi) Yarımay
ve dolunay diye bölmüşlerdi. Her bir evre bir hafta sürüyordu.

Dolayısıyla, dört evre x 7 gün = 28 gün = BİR AY sanılıyordu.

Bu olgu ise bir yılda 12 kez oluyordu. (Kendilerine göreceli olarak)
O halde Arap kafasıyla 12 x 28 gün = 336 gün ediyordu. Ve güneş
takvimine göre tam bir ay ya da 29 gün artıyordu.

Öteyandan Ay'ın hareketlerinin tam olarak buna uymadığını ve bir
yıllık tur atıp aynı noktaya gelmesinin 336 gün değil 354 gün
olduğunu da gözlem ile biliyorlardı ki, bu durumda bir yıl 354 gün
olmak zorundaydı. Öyle de kabul edilmişti.

(Bu Kameri/Ay takvimidir ve güneş/şemsi takvimden 11 gün eksiktir. Bu
yüzden Bayramlar, dinsel günler, ramazan vb. heryıl 11 gün ÖNE
gelmektedir. Bir de yine Cahiliye dönemine ait SAAT var ki tam bir
fecaat. Bu saat daha sonra Ezani diye bizde yer etti. Düşünsene,
günler kısalırken ya da tersine uzarken, her gün saatini elin ile bir
dakika falan ileri-geri alacaksın! Bu nasıl bir eziyettir? Ve
günümüzde İslam alemi bunu TANRI'nın saati sanıyor, kullanmayı da
SÜNNET diye algılıyor. Pratik olarak bu hiçbir şey ifade etmediğinden
yanında da bizim gibi Vasati denen bir saat yöntemini kullanıyor.)

Ay takvimi Kur'an'da sadece üç yerde geçer ki bu da bilimselliği
itibariyle bir fenomendir yani kullanılması gerekmemektedir.

Bu üç yerden:

1. İlki: Ramazan ve DEĞİŞKEN olması gereken HACC'ın dört HARAM
AYIDIR. (28x4=112 gün, ancak 2 gü nde artık saat olarak fazlasıyla
114 gün HACC edilebilir. Hacc dört gün değil dört aydır. Fazla bilgi
için HARAM AYLAR'ı Kur'andan bulabilirsiniz.)


2. İKİNCİSİ , yine yukarıdaki takvime bağlı olarak ve özellikle
RAMAZAN içinde yer alan KADİR SURESİ'dir ve orada bu gecenin 1000
ay'a bedel olduğu bildirilmektedir. Ay burada ÖLÇÜ'dür. Andromeda ile
komşusu Samanyolu galaksileri arasındaki uzay genişlemektedir.

Çünkü genişleyen evren sürekli şişen bir balon değildir. Yani
merkezden çapa doğru genişlediğini düşünmeyiniz.

Kendi üzerine DOLANARAK genişleyen bir salyangoz kabuğu gibidir.
(Artık Balon örneği terk edilmiştir. Evrenin ilk yaratılmasından
sonraki ANİ ŞİŞME teoremi bu İLK NABIZ ATMASI"dır.)

Ve kendi üzerine dolanması da yavaş yavaş değil;

İMPUS/PULS ya da nabız atışı, kalp darbesi gibidir. Yani durur sonra
BİRDEN genişler. (Kalbin genişlemesi, Sadr/Sinenin inşirah olmasını
da bir düşünün)
Kalbimiz de öyle değil mi? Bir durur bir ATAR.
Uzay/zamanımız genişler (Büyürüz, yaş alırız.)

Bunu evren denen EVİMİZ için de aynen uygulayınız. Evren zaten
yaşayan bir organizmadır. En büyük canlı varlıktır. (Evren cansız
olsaydı, cansız dediğimiz atomlardan nasıl BİZ CANLILAR çıkardık? Şu
bedenimize ve canlılara bak, hepsi cansız proton-nötron-elektron
yumağı atomlar değil mi?)

Evren canlı ve yaşayan bir ORGANİZMA'dır, bir bütündür. Buna KALB
(Sankritçe KLAP ve de Kalıp) benzetmesi yapılmıştır.


Her 354 günde bir kere bu NABIZ ATMASI gerçekleşmektedir ve O
gece "Melekler ve Ruh fecre kadar inerler ki bu inmenin
sonucunda "Kendi üzerine birsalyangoz kabuğu gibi dolanan evren"in
BİR NABZI DAHA ATAR.

Bunun miktarı 1000 ay olarak verilmiştir. Hubble sabiti de 83 buçuk
yıl diyor. (1000 ay=83 yıl eder)

Bu şu demektir: Her kadir gecesi "Referans alındığında" evren 83
yıllık bir ani genişlemeye yani NABIZ ATMASIYLA bu kadar bir
genişlemeye tanık olmaktadır. Kadir suresinin 7 anlamından biri de
budur-ki diğer bir anlamını da önceden, kadir gecemizdeki Chat'te
vermiştim-

Dolayısıyla bu galaktik olgu bin ay fakat 354 gün üzerinden bir yıl
olarak hesaplanacaktır.

Kendiliğinden AY takvimi birimiyle 1000 Ay'a oturtulmuştur. Ancak bu
bizim Kameri/Arap takvimini kullanmamıza bir ilahi NEDEN ve GEREKÇE
değildir. Asıl olan Güneş'in çevresindeki dolanım süremiz olan 365
gün 6 saattir.

Eğer bunu kullanmazsak, işin içinden çıkamayız.

Ben 14 Şubat'ta bir kış gününde Zemherir'in ortasında FarÖer
adalarının tamamen buz tuttuğu bir günde doğdum. Herkes doğum
tarihini doğduğu gün kutlar. Çünkü asıl olan GÜNEŞ takvimi'dir.

ancak Resulullah'ın DOĞUMU da sizin-benimki gibi 365 gün sonra aynı
gün kutlanacağına, her yıl Ramazan-Bayramlar gibi 11 yıl öne
GETİRTİLEREK saçma sapan bir olay yaratılmış.

Her yıl 11 gün demek, 33 yılda bir yıl ARTMASI demektir. 14 Şubat'ta
doğan ben 33-66 ve 99 yaşında yine 14 Şubat'a rastlıyorum. (!)

14 Şubatta doğan ben, bu durumda 16 yaşımda Ağustos sıcağının
ortasında doğuyorum... Böyle mantıksızlık olur mu?

Gelecek yılki vergini 1 Ocak'ta değil de bundan 11 gün önce olan 21
Aralıkta ödeyeceksin, sonraki yıl ise 10 Aralıkta... Olur mu böyle
şey? Devlet bizden her yıl 11 gün daha fazla vergi almış oluyor. 33
yaşında ise TÜM kazancını vergi diye vereceksin ve o ARTIK yıl
olduğundan, o yıl AÇ yaşayacaksın!

Dolayısıyla bu absürd takvimi sosyal metrik olarak kullanamayız.
İlahi ve Sünneti Muhammed bir yanı da yoktur.

3. AY TAKVİMİ üç ayrı yerde daha geçer:

I. Kehf suresindeki mağaralarında "300 yıl ve 9 fazlasıyla
kaldılar..." demektedir. Bu durumda 300 yıl Güneş takvimi ve 9 yıl
fazlası ise AY takvimi oluyor. Çünkü her 33 yılda BİR ARTIK yıl, 300
yılda DOKUZ yıl eder.

II. Bir de "AY'a Menziller (Konaklar) tayin ettik" ayeti de Ay için
geçerli bir takvimden ziyade, 7 anlamlarından biri olarak, MENZİL,
biliyorsun erişim mesafesidir (Çünkü kelime kökü NZL=NaZiL, teNeZzüL,
NeZLe, NüZuL, teNZiLat üNZiLe meNZiL vb. dir sırayla anlamları da
şunlardır: İndirmek, birinin seviyesine inmek, burna sümük inmesi,
inme(Felç), İndirim (İskonto), gökten indirilmiş(Kadın ismi)ve Menzil
Yani merminin bir yere son noktaya inmesi ve de Erişim mesafesi....
Çoğulu da Menazil)

ÇOĞUL olduğu için bir başka anlam daha çıkıyor= KONAK, KONAKLAMAK...
Konaklama noktaları... (NABIZ da bir durup bir atar onun da menzili
vardır.) Bu ayet birinci anlamda AY'ın MENZİL (Erişim) alanımızda
olduğunu, AY'a mutlaka GİDİLECEĞİNİ ve orada da konaklanacağını yani
yerleşileceğini açıkça göstermektedir. Bir başka anlamı ise Ledünni
ilimdir ve Ay'ın dünyaya olan (Gel-git etkileri gibi) etkilerinin
CİFİRsel menzilleridir. (Her ayete 7 anlamıyla birlikte bakmamız
gerektiğini artık BİLİYORUZ. Ve birkaç anlamı bir arada vermemi de
artık yadırgamıyoruz. Bir Hanifcan'a TEKBOYUT ve atgözlüğüyle bakmak
hiç yakışmadığı gibi, bu tefritin ifratı olan "UYDURMAK, Fantazi
türetmek de yakışmaz ve bize tokat gibi inen "Kur'an bir eğlence,
uydurulacak söz olmadığı" uyarısı için sadece BİLİM yöntemiyle 7
anlamları kurgulanacaktır. Bilimde ve Kur'an'da FANTASTİK-FELSEFE
kapısı hele ki FeyleSOFTA'lık tamamen dışlanmıştır. Sadece Pozitif
felsefe bunu kullanabilir ki- o da bir ayet veya misalini DECODE
ettikten sonraki kurgulanacak olan "Philosophia" dır. Bu işler
Erzurumlu Hakkı'nın çizimlerine ve çözümlerine benzemez. Hele İmam
Gazali atmasyonlarının bir tekine bile benzemez. EĞER o ayette MİSAL
verilmişse 14 anlamı vardır. Eğer Ayette misal kelimesi İKİ KERE
geçiyorsa 49 anlamı vardır. (Nur-35 gibi)

III. BURUC (Burçlar) suresindeki anlamıyla AY takvimi STATİK ve rutin
güneş takvimi yerine DİNAMİK olarak kullanılması için gereklidir. Bu
durumda Güneş'in hangi burçta olduğunu gösteren Doğum burcumuzdan
başka bir de AY'ın hangi menzilde olduğunu gösteren AY BURCU için
kullanılmaktadır. Bu da bir Ledünni (Hızır'a verilen) bilimdir ve
Cifir'in kapsama alanı içindedir.

Burç esas alındığında ise şöyle bir sonuç çıkıyor. Bir yılda Ay 354
gün olan dolanımını her yıl 11 gün geriye taşıyor. 12 dilimlik bir
saati gözönüne alırsanız, 12 doğum burcu vardır. Aka arada onları
ayıran 11 ÇİZGİ var. Ya o gün doğanlar? Onlar hangi burçtan?
Onlar için de ARA BURÇ ya da 13. burç deniyor.

Onüçüncü burca bir örnek: Hz. İsa'nın doğumudur. O gün TÜM GEZEGENLER
bir hizaya gelerek Beytüllahim (Betlehem) oldurmuşlardır ve dünyadan
bakınca bu hizalanma YENİ BİR YILDIZ gibi ve hatta AY kadar büyük
olarak görünmüştür. (Betlehem maddesini Web Search edebilirsiniz.)

Onu ise zaten bir astronom hemen bilir: 21 Aralık SIFIR yılında
Satürn, Jüpiter, Mars, Merkür, Venüs ve Merkür bir araya gelmiştir.
Bir tek parlak ve büyük yıldız olarak görünmüşlerdir.
Böylesine fevkalade olağanüstü bir gök olayının MİLAT başı olarak
kabul edilmesinde BENCE (Bence dediğimde bu kur'an'ın değil benim
fikrim demektir, inanmamak en doğal hakkınızdır.) bir sakıncası yok.

Bence bir sakıncası yok. Çünkü, İsa Elçimiz de ALLAH'ın en sevgili
kullarından ve bizim de Resulümüzdür, üstelik o Allah'ın kutsal
ruhunu üflediği bir elçidir ve HANİF'lerin de Mighty ile birlikte
sımsıkı tabii olacakları bir YENİDEN GELİŞ müjdesi Messiah
(Mitrea/Mesih) dir. Onu sadece hristiyanların peygamberi ve
Resulullah'a KARŞI bir Haçlı seferi'nin başlatıcısı DÜŞMAN sayan
zihniyet klasik İslam süfyaniliğidir. Bunun için "Bence" diyerek bu
kadar mantık ayrıntımı anlattım.

Üstelik çocukların sevindiği, insanların kendini dünyaca yenilediği
bir karnaval olan Noel'e de itirazım yok. (Bunun özel nedeni ise Noel
baba'nın Antalya/Demreli Aziz Klaus/Claud değil, HIZIR (Dedem korkut)
olduğunu bilmekten geçiyor. HIDIRELLEZ (Hızır+İlyas) günü diye bir
şeyi de biz Noel gibi kutlamıyor muyuz? Bunda bir maksat ararsanız,
çok uydurabilirsiniz. Efendim MKecusi ateşinden atlanıyor Hıdırellez
gününde... gibi...)

İsa "BENİM gibi size bir AHMED isimli TESELLİCİ (Aslında beni tescil
edecek) biri gelecek. Ona erişen hemen Ahmed'e tabi olsun. Çünkü ben
ona şimdiden tabiyim!" diyor. (Barnaby/Barnabas incilinin Aramice
değil İbranice olanından alıntıdır. Kaynak Barnabas incili'dir. Bu
incili kötülemeye çalışan misyonerlerin iftirasına sakın
kapılmayalım, çünkü onlar İNCİL'i dört tane kabul eden İznik
Konsiline tabiidirler.)

İncil, Resulullah efendimizin geleceğini bizzat İsa'nın ağzından
ismen müjdeliyor! (aHMeD, maHMuD, HaMiD vb. muHaMmeD ile aynı
köktendir.HMD=Hamd)

Eski Yunanca /Paraklet aslı FARAKLET=Teselli edici demektir. Ama
İncil İbranice'dir. Kelime orada Yunanca geçmediğinden ve SCL
biçiminde olduğundan SİCİL anlamında kullanılmalıdır. (teSCiL,
müSeCceL, SiCiL vb.)
Ortada bir Tesellici değil, TESCİLCİ gelecektir. İsa'yı tescil edecek
ve İsa da onun Hanif dinine ve kur'an'a tabi olmak üzere yeniden
dünyaya gelecektir.

Ne zaman gelecektir AHMED peygamber?
(Daha sonra bu konuyu açacağım. Çünkü henüz şekillerdeki Cifir'e ve
onun bildirdiği burç bilgisine girmedik.)
Fakat şunu söyleyebilirim bir kopya olarak...
Resulullah efendim 13.Burçtandır. İsa gibi...
13.Burçtan olanların kategorize bir karakteri yoktur. (Koç aceleci,
Boğa aşırı sabırlı, İkizler havai, Yengeç evcimen, Aslan
yönetmen...gibi...) 13.burcun (Araburcun) karakteri tamamen
OTONOM'dur.

13üncü Burç kendini bir peryod ile yineler.
Bu yineleme Resulullah döneminde 570 yılına denk geliyor. (571 değil)
Çünkü 13 ve 19 asal sayılarının çarpım katlarından biri olmak
(Betlehem) durumundadır.

Ama uydurukçular ne diyor?
571 yılında Rebiulevvel ayının 12.sinde doğdu.
Rebuiulevvel ayının onikisinde doğulmaz.
Ona benim gibi bir tek şey yazacaksın: 14 Şubat gibi...
Sabit olacak, her yıl 11 gün geriye gelmeyecek! Biz maaşlarımızı
böyle mi alıyoruz?
Gelecek yıl bugün buluşalım dediğimde, "11 gün önce mi buluşacağız?"
Bunları geçelim artık! Hem de hiç arkaya bakmadan!

Resulullah (Kennedy-Lincoln olayının aynısı Hz.İsa ve Hz.Muhammed
arasında da vardır.) ilahi bir tevafukla 30 x 19 = 570 yılının 21
Mart, 21 Nisan, 21 Mayıs, 22 Haziran, 24 Temmuz, 24 Ağustos, 23
Eylül, 23 Ekim, 21 Kasım, 21 Aralık, 21 Ocak, 19 Şubat ARABURÇ
günlerinden birinde doğmuştur.
Kesin olan yılı ve bu verdiğim günlerden BİRİNDE olmasıdır.

Ama Bu dini bozmak için çabalayanlar, bize Rebiulevvel ayının 12'si
gibi HESAPLANAMAZ takvim olarak çevrilemez bir nekireyi miras
bıraktılar. (Acaba Ebu süfyan'ının mı doğum günüydü, belki
Muaviye'nin belki de Yezid'in...????)

Ben bile bilimsel ve cifirsel hesaplarla bu işi kesin çözemezken Ebi
Cehil'in cühelaları çözmüş bile...

Resulullah şugün doğdu: Al sana MEVLİT KANDİLİ icad oldu. (Kandildeki
hasenada karşı değilim, ben de kutluyorum ama, bu gecenin
uydurulduğunun da bilincindeyim. Çünkü Kur'an'da kesinlikle bir tek
KANDİL vardır ve o da LEYLE-İ KADİR'dir. kandilleri kutlayalım ama
bir folklor olarak, dua ve tebrikleşme olarak kutlayalım.)

Bir yalan/yanılgı kendisini kurtarmak için 40 yalan daha getirecek ya!
Bir de Regaib kandili var:

Resulullah'ın doğumundan tam 9 ay on gün önce...
Yani Ana rahmine düşmüş!

Oraya kameralar getirmiş koymuşlar. Kadın-doğum uzmanları ve
spermologlar laboratuar kurmuş. Anne ve babanın cinsel buluşmasını an
be an vücut içi kameralarla gözlemlemişler.

Bugün bu en ileri teknolojimizle bile bu mümkün değildir: Spermlerin
yumurtaya tırmanması 1 ila 4 günü buluyor. Üstelik yumurta onlardan
birini kabul ederse ve o yaşar-gelişir doğarsa bu tescil edilmiş olur.

Daha doğum tarihini bilmediğimiz Resulullah'a bir de Regaib (Ana
rahmine düşme) palavrası sıktılar...

Mir*ac kandili günü de doğru değildir. (Birgün değineceğim.)

Doğru olan ve Kur'an'da geçen sadece KADİR gecesidir.
Onun da saptanması çok zordur ve ÖZEL BİLGİ (Galaktik uzay
Astronomisi) gerektirmektedir. Üstelik sabit değildir. Bir ramazan
21.ine rastlar sonraki ramazan 23.üne veya 25-27'sine... (570 yılını
13.burca bölerseniz 43,8.......küsur çıkmaktadır. Bu küsur nedeniyle
Galaktik uzayın Nabzının atmasında tek sayıların çift artmasıyla 21
ile 27 parametreleri doğmaktadır. Aynı mantıkla da Resulullah'ın
olası doğum tarihlerini de yukarıda parametrik olarak sundum.)

Gelelim soruya:

> islami takvim niçin peygambermizin doğuşu veya
> peygamberlik gelişi iile değil,hicretle başlar?

İslami takvim diye bir şey yoktur, KAMERİ takvim vardır.
Resulullah'ın doğum yılını ve gününü yanlış vermişlerdir.
(Resulullah, doğumundan hemen sonra 4 yıl boyunca Halime Hanım'a
verildi ve bir daha da annesini görmedi. Babası zaten o doğmadan
vefat etmişti. Resulullah hem yetim hem öksüzdür. allah onun için de
kendisine çok merhamet etmiş (RAHİM) adını ANNE RAHMİ anlamında O
güzel efendime bağışlamıştır. (Fatiha-İkra ne dilerseniz onu şimdi
kendisine armağan edip, "Ya Rabbi Efendimizi şu dualarımız üzerine
HANİF kıl, umulur ki nekiresini üzerinden kaldır." diyebilirsiniz BEN
böyle yapıyorum. Ama bu BENCE böyledir. Kur'anca olanı ise ona SELAM
VE SELAM demenizdir. Selam ve salat zaten barış ve barış duası
demektir. Selam üzerine olsun demeyiniz, selam ve selam diye İKİ KERE
onu anınız. Unutmayınız ki, Nurün Ala Nur, Amenü+amenübillah ve Allah
olrdan, onlar da Allah'tan razı oldular, Cennet ve Naim (Sabıkun)ve
de Selam vesselam HEP İKİ , duble temennidir. Salavat Resullullah'ın
HANİF olabilmesi (ki açıklanmamıştır.) için gereklidir. En kısa
salavat Selam ve selam Muhammed biçimindedir. Hz. İbrahim Hanifliği
kutsarken "Selameyn ala milletil Haniyfa" demiştir. Anlamı Hanif
millete ÇİFT selam!"

Ve soruya dönelim:
islami takvim niçin peygamberimizin doğuşuyla başlamaz:
Çünkü Doğum yılı ve tarihi KAYIP!

Veya-Niçin peygamberlik gelişi ile başlamaz?
Zaten Hicret yılına kadar İkra suresinin gelmesi MLAT sayılıyordu.
(İlk ayetten itibaren ilk Kadir gecesi geriye sayım ile 19 Ocak
gününe rastlamaktadır. Arabistan sürekli sıcaktır, kış kavramı
yoktur.)

Niçin Hicretle başlar?
Evet ayetlerin Vahy ile gelmesi Resulullah'ın kişisel yaşamında fakat
HİCRET olayı SOSYOLOJİK bir milad olarak tüm sahabenin gönlünde bir
dönüşüm noktası oldu. ev bark terkedildi yollara düşüldü ve ensar'a
muhacirler konuk oldu.

Kur'an'da Muhacir=Sperm ve Ensar=Yumurta anlamı da var. Mekke ve
Medine'nin bu aşılanmalarından İslam dini ortaya çıktı.

Bu tarih dosdoğrudur.
Yanlış olan şudur:
Hicret miladı (Milad doğum tevellüd/Mevlid demektir, Müteşabih olarak
da boş bir sayfa açmak, bir dönüm noktası oluşmak vb. demektir. GÜNEŞ
TAKVİMİNE GÖRE hesaplansın.
Ay takvimine göre değil!

Hoşça-Dostça
Hanifdaşlarım.

Allah ilmimizi artırsın.

Hans von Aiberg
Not: Sitelerimizdeki bütün içeriklerin her hakkı saklı olup, bunları İnternet web sitesine kopyalamak, çoklu ortamlara yönelik elektronik paylaşım ve dağıtıma açmak, televizyon, radyo, gazete, dergi, broşür, kitap vb yayınlamak. Bu bilgilerin kendine ait olduğunu bildirmek. Bilgiyi üretmeden kopyalama, sahiplenme, fikir haklarını yasal olmayan yollardan kullanma. Fikir eserlerinin korunmasını amaçlayan, 5237 sayılı yasanın 7/2 maddesi, 5728 sayılı yasanın 138. maddesi, 5846 sayılı yasanın 71/1 maddesi ve Türk Ceza Kanununun 53. maddesine göre haklarında dava açılacağı gibi cezai yaptırımlar uygulanacaktır.
Sosyal paylaşım sitelerinde kullanılması, alıntı yapılması, kendininmiş gibi gösterilmesi yasaktır. Sayfamızdan direkt link ile, kaynak gösterilerek paylaşılabilir olup, reddetme tasarrufu yazarımız Hans von Aiberg'in takdirindedir.
Geri Dön     Yukarı Çık